Yeryüzüne düşen bir MELEK ne kadar iyilik getirebilir?
İnsan sükunetini nelere karşı ne kadar koruyabilir?
Sakinlik ve sadelik bir insan üzerinde ne kadar ASİL durabilir?
İnsan merhametini canlı cansız ayrıştırmadan temas ettiği her şeye nasıl homojen dağıtabilir?
Tüm bunların cevabını pirüpak yüzünde bulabilirdik.
Bir tabak malzeme nasıl bir tencereyi doldururdu?
Bir lokma yemek dergahında kaç karnı doyururdu?
Birlik olunca bereket, minnet olunca nimet nasıl değer bulurdu?
Tüm bunların cevabını sofrasında bulabilirdik.
Sarı kedi; anneannemin sonsuz merhamet dünyasında güven içinde yaşam fırsatı bulan, kendinden önce diğer kedileri doyuran, adının renginden alan, şanslı bir kediydi ve son gününe kadar anneanneme refakat etti.
Şüphesiz bir yol gösteren vardı ve taraflar bir süre tabiri caizse ruh aktarımı yaptılar ve son gecesinde anneannem Hacı Ayşe Öztep, bizlerin emin olduğu yere (CENNETİNE) gülen yüzüyle sarı kedisi eşliğinde gitti.
Son güne kadar ağrı sızılarına aldırmadan,
aklımızdan çıkmayan merhametin kadar SEVİYORUZ SENİ..
Sustuğun, sineye çektiğin, sabrettiğin kadar sarf ediyoruz anılarını.
Bazı sabahlara seninle uyanıp bazı gecelerde de yıldızlara bakıyoruz sen oralardan bir yerlerden bize bakıyorsundur diye…
Uykusuzluğumuzu paylaşıyoruz.
Biliyoruz ki ruhun/enerjin sonsuzluğa kadar dönmekte etrafımızda.
Sen en güzellerine layıktın her zaman.
Herkes fazlasını vermek için gönüllüydü.
Aklı yetmeyen, vakti olmayan, mücadelesinde sıraya koyamayan herkese Hakkını Helal Et.
Mekanın Cennet Olsun