Yaptıklarınızdan çok yıktıklarınızla ilgilenir hayat… İyi olabilmenin temelinde ne kadar yıkıcı olduğunuz yatar.
EGO’NUZU YIKIN
Duyulduğu kadar kolay olmayacak eminim. Hele ki benliğinize yerleşmişse ve sizinle bütünleşmişse bir hayli zordur. Fakat yine de yıkın!
SUSKUNLUĞUNUZU YIKIN
İçinizi dökün. Dert etmemeyi değil, derdinizden bahsetmeyi öğretin kendinize. Ve sizi dinleyecek dostlar edinin. Derdinizi bilen siz bölmez!
HAYALLERİNİZİ YIKIN
Sevdiklerinizi ortak edebileceğiniz ufak umut parçacıklarına sarılın. Böylece kısa vadede paydaş mutluluklar yaşayabilirsiniz. Mutlu olmayı istemek yetmiyor artık hayallerinizi yıkıp arzu etmenin gerçekliğiyle var olun.
KONFOR ALANINIZI YIKIN
Sıkılmaktan korkmayın, zaten sıkıldığınız halde harekete geçmediğiniz için değil mi saçma sapan insanlar ve konulara ruhen ve fiziken ev sahipliği edişiniz. Hak etmeyeni hayatınızda tutmayın! Çıkarın, def edin, lağv edin. Daha pozitif insanlar ve temaslar ile kim bilir neler mümkün?
TEK DÜZE YAŞAMINIZI YIKIN
Saçmalamaktan korkmayın. Saçmalıklar genellikle yaratıcılığın bir önceki durağıdır. Saçmalamaktan korkan yaratıcılıktan uzaklaşır bunu unutmayın.
ALIŞKANLIKLARINIZI YIKIN
Uzun cümleler nereye kadar? Heceler ile iletişim kurmaya çalışın. Boğazınızı kanatana kadar lügat sergileyip “KAL” diyeceğinize tek hece “GİT” demeyi bilin. Bilin ki; (sonsuz sandığınız) enerjiniz bitmeden kendinizi mutlu etmeye gücünüz kalsın.
VE EN ÖNEMLİSİ TEBESSÜMÜNÜZÜ YIKIN
Eğreti bir mimiğin sümük gibi yanaklarınıza yapışmasından haz ediyor olamazsınız. Derhal yıkın onu!
Dişlerinizle yıkın,
Damağınızla yıkın,
Dilinizle yıkın,
Elinizle, ayağınızla yıkın,
Ağzınızı yırtın...
Gülün abiler, ablalar gülün!!!
Hayat bitiyor...
Kahkahalarla GÜLÜN
Cihan ÖZBAĞDAT