Vladimir Mayakovski gününü tam olarak kendisininde bilemediği 1893 yılı’nın Temmuz ayında Gürcistan‘da dünya gelir.
Bir orman işçisi olan babası Vladimir Konstantinoviç‘i kız kardeşi Luda‘nın anılarına göre, Gürcü geleneklerine bağlı bir hayat yaşayan ama Rusça’yı da korumaya özen gösteren mutlu güzel bir aile babası olarak anlatır.
Mayakovski 1900 yılında başladığı lise hayatında oldukça başarılı bir öğrencidir ve bunun yanında romanlara çok fazla yönelir. Öğretmeni onu bir çok konuda destekler ve özel olarak ilgilenmeye başlar.
Mayokovski bu dönemlerde siyasete olan ilgisi artmaya başlar. 1905 yılında başarısız devrim girişimi sırasında kızkardeşinin Moskova‘dan getirdiği bazı belgeler onu devrim ile tanıştıracaktır. Bu dönemlerde kaleme aldığı şiirler ve devrim onun için bir yaşam standartı haline gelecek. Babasını parmağındaki bir yaradan kaynaklı kaptığı enfeksiyon sonucu kaybeden Mayakovski, Babasının ölümünden sonra ailesi ile birlikte Moskova‘ya taşınır. Bu yıllarda hayat onun için oldukça zorlaşmış ailesi büyük bir yoksulluk içinde hayatını idame ettirmeye çalışmakta. Mayakovski’nin hayatının büyük bir bölümü siyasi propagandalarla geçmektedir. Henüz küçük bir çocuk olan Mayakovski genç bir siyasetçi gibi davranmaktaydı. Bu sebeple bir çok parti lideri onunla fikir alışverişinde bulunmaktan kaçınmıyordu. Kendisinin asıl görevi olan derslerini ihmal etmekteydi. İşte bu günlerde içinde bulunduğu bir olay yüzünden okuldan atılan Mayakovski, bunu takip eden günlerde defalarca göz altına alınıp tutuklanacaktı. Tüm bunlar olurken Bolşevik partisinde propagandacı bir örgütlü olarak siyasetin içine doğru iyice yol almaya başlar. 1908 yılının Mart ayında polis tarafından basılır ve özel notları olduğu düşünülen bir defteri yuttuğu iddia edilir. Henüz 15 yaşında olduğu düşünülen Mayakovski polis tarafından alınır ve bir daha evine dönmeyeceğini bir yolculuğa başlar. İçeride kaldığı yıllar içerisinde yeniden kurmaca romanlar okumaya başlar ve hatta bu süreçte kendi fikirlerini kaleme almaya başladığı yıllar olur.
Cezaevi yıllarından sonra Moskova‘da resim ve heykel okuluna kayıt yaptıran Mayakovski burada da fikirleri ve tarzıyla diğer öğrencilerden rahatlıkla ayırt edilebiliyordu. Mayakovski öğretmenlerini sığ bir bağnaz olarak görür devrimle kurulacak bir yeni dünya hayali ile resimler yapmaya başlar. Bunun yanında şiirleri elden ele dolaşmaya başlaması ile birlikte polis yeniden Mayakovski’nin peşine düşer. Trajedi adlı oyununu Sankt-Peterburg’da halka açık bir parkta sahnelemeye başlar. Bu oyundan sonra ünü iyice yayılır.
Lenin Mayakovski için şöyle der; ” …Mayakovski’nin şiirlerinden pek bir şey anlamıyorum ancak onun meydanlarda savaşacak bir uzman olduğunu hissediyorum. Onun yazdıkları siyasi açıdan belki tartışılabilir. Şiirlerinde çok fazla politik bir şey yok, insanları bir şeye davet eder bir hava yok. Şiiri komünistleri birleştirmeye yetmez. Ama politik bakış açısının doğru olduğuna inancım sonsuz.”
1925 yılında yakın dostu olan Sergey Yesenin İngiltere Oteli’nde son şiiri “Elveda dost, Elveda“yı yazar. Buna karşılık Mayakovski de dostu için bir şiir yazar ve okumaya başlar fakat bu şiir devrimciler tarafından ağır eleştiriler almaya başlar.
1930 yılında ailesini SSCB hükûmetine emanet ettiğini belirten bir mektup bırakarak intar ederek hayatına son verir.
ESERLERİ
ŞİİRLERİ
Pantolonlu Bulut
Omurganın Flütü
Lenin Destanı
Yüz Elli Milyon
OYUNLARI
Trajedi – Vladimir Mayakovski
Gizemli Güldürü
Tahtakurusu
Banyo
Moskova yanıyor
KİTAPLARI
Amerika’yı Keşfim
ALINTILAR
“Nereye gidiyorum, niçin hem? Koşuyorum her yöne insan kalabalığının uğultusu arasında döne döne.”
“Büyüyor düşüncelerim, birbirine dolanarak.”
“Bekliyorum yüzümü bastırarak yağmurun çiçekbozuğu yüzüne, bekliyorum uzun uzun düşüp kentin o dalga dalga saçılan gümbürtüsüne.”
“Acı nerdeyse ordayım ben de. Kendimi çarmıha gerdim her akan gözyaşımda. Artık her önüme geleni bağışlamam ölsem bile”
“Büyüyor özlemim. Özlemim gitgide daha sert, daha yaman.”
Bilgilendirici bir yazı okudum, emeğinize sağlık.