İşgal günlerinde, bütün olumsuzlukların ortasında çakır gözleri Anadolu insanına ışık tutan cehennem yürekli bir yiğit. Karanlığı yırtan bakışları bir ulusa ışık saçıyor. Bir milletin kurtuluş savaşını başlatacak olan o büyük destan, 16 Mayıs tarihinde eski bir Vapurun (Bandırma) Galata rıhtımından demir alıp Samsun’a doğru yol almasıyla başlıyor.
O dönemde Osmanlı İmparatorluğunu parsel parsel paylaşmaya niyet etmiş emperyalist güçlerin karşısında, askeri mühimmatı ve lojistiği neredeyse yok diyebileceğimiz bir milletin, Anadolu’nun cesur ve kahraman çocuklarını tek vücut haline getiren 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun’da bir güneş gibi doğan Mustafa Kemal ile başlamış. Böylece Türk ulusu için kurtuluş savaşının fitilini de ateşlemiş olacaktı.
Mustafa Kemal 16 Mayıs 1919 tarihinde Galata rıhtımında bulunan Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan ayrılıp. 17 Mayıs 1919’da önce İnebolu’ya daha sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basacaktı.
19 Mayıs 1919 tarihi İtilaf Devletleri’nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığı gün olarak kabul edilir. Bu günü daha sonra Mustafa Kemal gençliğe armağan edecektir.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ilk defa 1926 yılında Gazi Günü olarak Samsun’da kutlanmış, bundan 9 yıl sonra 24 Mayıs 1935’de Atatürk Günü adı altında resmileşmiştir. 20 Haziran 1938 tarihinde Atatürk’ün de onayı ile “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak Türk ulusunun kutladığı resmi bayram olur. 12 Eylül Askeri Darbesi’nden sonra “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaya başlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs’ı gençliğe armağan etmesinin en büyük sebebi gençliğe verdiği önemdi. Hatta Bursa’da düzenlenen bir gecede gençlere şöyle seslenmişti. “Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum. Buna gerçekten sevinmekteyim. Fakat beraber yaşadığımız sürece benim hedefime yürümenizi hepinizden istemek de, geçerli bir hakkım olarak tanınmalıdır.” derken gençliğe olan güvenini ve beklentisini dile getirmişti.
Ulu önder bir başka toplantıda yine Türk ulusuna verdiği önemi dile getirirken “Ben istese idim derhâl askerî bir diktatörlük kurardım ve memleketi öyle idâreye kalkışırdım. Fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım.” Bu sebepten “Bir gün benim fikirlerim ilimle ters düşer ise ilimi seçin”
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadıklarını, fikirlerini anlayabilmek ve onu yaşatmak mümkündür.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında nerelerden gelip ne bedeller ödendiğini, ne büyük imkansızlıklar içinde kurulan bir devletin her karışında şehit kanı olduğunu unutmadan 19 Mayıs’a Atamızın emanetine ilk gün ki heyecanı ile sahip çıkarak her sene coşku ile kutladığı bayramı bu coğrafyada doğan büyüyen ve yaşayan her bir bireyin en kıymetli hazinesinin Cumhuriyet olduğunu unutmamalıdır. Bu günlere gelmemizde canı pahasına büyük mücadeleler veren gençliğe ve Türk ulusuna bu günleri armağan eden hakları ödenmez büyüklerimizi Sevgili Haluk Levent’in İzmir Marşı yorumunda ölümsüz kahramanları anarken tüylerimi diken diken eden ve maneviyatını yüreğimin en derininde hissettiğim hissi sizlerle paylaşmak için ölümsüz kahramanları bir defa da ben yürekten selamlayarak yazıma son veriyorum; “KARAKOL CEMİYETİ’NDEN YENİ BAHÇELİ ŞÜKRÜ’YE, HAMZA GURUBU’NDAN YÜZ BAŞI SEYFETTİN’E MİM MİM GURUBU’NDAN TOPKAPILI MEHMET CANBAZ’A, İMALATI HARBİYE’DEN, EYÜP BEY’E BERZENCİ GURUBU’NDAN AHMET BERZENCİ’YE FERHAT GURUBU’NDAN MUSTAFA İZZET’E, KUVACI KAHRAMANLAR YAHYA KAPTAN’A, ALİ ÇETİN KAYA’YA, ŞAHİN BEY’E, SÜTÇÜ İMAM’A ve AHMET HULUSİ EFENDİYE KADINLARIMIZ AYŞE ÇAVUŞ’A, HALİME ÇAVUŞ’A, ASKER SAİMEYE, MELEK HANIMA, TAYYAR RAHİMEYE, KARA FATMA’YA ve GÖRDESLİ MAKBULE’YE BİN SELAM OLSUN. ÇANAKKALE’DE CONKBAYIRI’NDA, KEMALYERİ’NDE, ADANA’DA, MARAŞ’TA, SAKARYA’DA, URFA’DA AFYON’DA ANTEP’DE, İZMİR’İN dağlarında
MUSTAFA KEMAL’LERE SELAM OLSUN, SELAM OLSUN..”
