SİMYACI

Nehir Olmez
Nehir Olmez
3 Min Read
Simyacı Kitap Yorumu

Derler ya hani mutlaka bir başucu kitabınız olsun diye işte “Simyacı” tam da o kitaplardan biri.
Kitabın ilgi çeken özelliği ise Mevlana’nın Mesnevi’sinde yer alan bir öyküden esinlenilerek yazılmış olmasıdır. Bazen hayatımıza yön veremediğimiz ve bizim dışımızda bize dayatılan şeyleri yaşamaya mecbur kalırız. Evet, belki hayatımızın yönünü her zaman biz tayin edemeyebiliriz ama hesaba katmadığımız bir de hayallerimiz vardır. İşte o hayallerimizin yönüyse tamamen bize aittir. Dilediğimiz kalıba ve şekle sokabiliriz.

Aslında kitabın özü bize şunu anlatıyor; hayal et, hayal ettiğine inan ve onu gerçekleştirmek için yoluna devam et. Elbette her durumda olduğu gibi yolumuza çıkacak engellerle baş edecek güç yine kendi içimizde. Asla pes etme ve vazgeçme! İşte bu kitabı bitirdiğimde hissettiklerim tam olarak bunlardı. Kendi içimizdeki güce hiç inanmayız biz. Hep dış faktörler tarafından cesaretlendirilmenin ve onaylanmanın gücüne inanırız. Bilmeyiz ki gücün en büyüğü aslında bizim içimizde, sadece birazcık inanmak lazım hem kendimize hem de hayallerimize.

Kitabımızın konusuna şöyle bir bakacak olursak eğer, ana karakterimiz Endülüslü çoban Santiago’nun üst üste gördüğü rüyalar sonucunda hem hayallerinin, hem rüyalarının peşinden İspanya’dan Mısır piramitlerine uzanan uzun ama öğretilerle dolu yolculuğuna şahitlik ediyoruz. Sonu sürprizli ve benim çok severek okuduğum bu kitabı sizlere de gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum. Kitapsız geçen gününüz olmasın…

Arka Kapak

Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho`nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye`de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlana`nın ünlü Mesnevi`sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir “klasik” yapıt haline geldi.

Simyacı, İspanya`dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago`nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir “nasihatname”, “Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın? Gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.

Simyacı`yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp, güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.

Alıntılar

• ”İnsanlar bir yığın acayip şey söylüyorlar. Bazen, koyunlarla birlikte yaşamak çok daha iyi, konuşmaz koyunlar, yiyecek ve su aramaktan başka bir şey yapmazlar. Ya da kitaplar, dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır kitaplar. Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilmezsiniz.”

• ”Peki dünyanın en büyük yalanı ne?” diye sordu delikanlı, şaşkınlık içinde.

“Ne mi? Hayatımızın belli bir ânında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. Dünyanın en büyük yalanı budur.”

• ”Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyor.”

• ”Mutluluğun gizi dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan.”

• ”Çünkü ben ne geçmişte ne de gelecek de yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdi de yaşamayı başarabilirsen, mutlu bir insan olursun.”

Bu İçeriği Paylaş
Yorumlar