#yazarınıtanıyorum : FATMA KATIRCIOĞLU RÖPORTAJI

Kezban Mert
Kezban Mert
6 Min Read

Zaman zaman bir okur olarak hikâyesine dahil olduğumuz kitapların mutfak kısmını merak eder yazarlarını daha yakından tanımak isteriz. Kitabın hazırlanışı, yazarın çalışmaları hakkında bilgi sahibi olmak okuduğumuz kitabı daha da içselleştirmemize, kitapla ya da yazarla aramızda duygusal bir bağ kurmamıza neden olabilir. Bu bağlamdan yola çıkarak köşemde sizler için #yazarınıtanıyorum etiketiyle röportajlar hazırlamak istedim. Umarım bu yolculukta sizler de en az benim kadar keyif alır, heyecan duyarsınız. Hazırsanız ilk konuğum olan Fatma Katırcıoğlu röportajımla sizleri baş başa bırakıyorum. Okuduktan sonra düşüncelerinizi benimle paylaşabilir, merak ettiğiniz yazar isimlerini söyleyebilirsiniz, kitapla kalın.

  • Fatma Katırcıoğlu kimdir, bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Sosyolog, aile danışmanı ve yazarım. Karadenizliyim, İstanbul’da yaşıyorum. Genel tavrı pozitif ve neşeli ayrıca aşırı meraklı biriyim. İnsan ilişkilerine dair çokça düşünür analizler yaparım, çünkü her insanın biricik olduğuna ve keşfedilmesi gereken çok şey barındırdığına inanırım.

  • Sizi yazmaya iten şey ne oldu?

Beni yazmaya iten şey belki de sık sık bu düşüncelere boğulmamdı. Kendi kendime çözümlemeler yapmaktan sıkıldım sanırım ve insanlarla paylaşmak istedim.

  • Replika’yı yazmaya nasıl karar verdiniz? Kurgu ilk nasıl oluştu?

Birçok kişinin dışarıya gösterdiği karakterinin gerçek karakterinden farklı olduğunu düşünüyorum. Her zaman başkası gibi olma haliyle ilgili bir şeyler yazmak istemişimdir. Bunu soyut değil de daha somutlaştırılmış bir hikayeyle anlatmak istedim. Replika, ikiz kardeşler Gökçe ve Esen’in ya da rüya çift Sezen ve Haluk’un hikayesi gibi görünse de aslında anlatmak istediğim, Esen’in kendini asla kendi olamayacağı bir zorunluluğun içinde bulması ve tekrar kendi olabilmek için mücadele vermesiydi.

  • Kitabınızı yazmak ne kadar sürdü?

Ana hikâye 1 aylık sıkı bir çalışmayla ortaya çıktı fakat 2-3 aylık boşluklar bırakarak hikâyenin demlenmesini bekledim. O sürelerin sonunda baştan sona tekrar tekrar okuyarak birtakım düzenlemeler yaptım. Toplam süre 1 yıl diyebilirim.

  • Replika’yı çoklu bakış açısıyla yazdığınızı görüyorum, kitap yazmaya başlamadan önce anlatıcı seçimini neye göre yapıyorsunuz?

Anlatıcıyı hikâye belirliyor diyebilirim. Replika’da yaşananlar her karakterin gözünde farklı bir anlam taşıyordu, bunu verebilmek için tek tek onların kaleminden okumalıydık. Bu arada üslup olarak ilahi anlatıcıyı pek tercih etmiyorum. Kendi hayatımda aşırı gerçekçi biriyim ancak hikayelerimde gerçeği değil, karakterin gördüğünü anlatmak istiyorum.

  • Kitaplarınızı yazmadan önce hazırlık sürecinizde neler yapıyorsunuz? Bir kurgu fikri oluştuğu andan itibaren kitabın tamamlanması ne kadar sürüyor?

Hazırlık sürecimde, işleyeceğim konuya dair teknik bilgiye ihtiyacım olursa bu bilgileri edinmek adına araştırma ve okumalar yapıyorum. Daha detaylı bilgi gerekirse araştırmalarımı derinleştiriyorum. Kurguda tutarsızlık olmaması için bir yol haritası hazırlıyorum ve hangi gelişmenin hangi sonuca varacağını, yazmaya başlamadan planlamaya çalışıyorum. Roman yazıyorsam tamamlanması 1 yılı bulabiliyor fakat öykülerim en fazla 1 ayda son halini almış oluyor.

  • Replika ’da geri dönüş tekniği kullanmanızın özel bir sebebi var mı?

Replika sürprizlerle dolu bir hikayeydi ve merak duygusunu canlı tutmak için zamanda yolculuk gibi olsun istedim.

  • Kitapta 8 ayrı karakterin yaşamına tanıklık ediyoruz. Karakter sayınızın bu kadar fazla olması sizi korkutmadı mı?

8 ayrı karakter fikriyle başlamamıştım ancak yazdıkça her karakter kendi yorumunu dahil etmek istiyor gibi hissettim ve sözü onlara bıraktım. Empati yetimin fena olmadığını düşünüyorum, bu açıdan bu kadar parçaya bölünme fikri beni endişeye düşürmedi ama her birine bir üslup atamak ve ona göre yazmak zorladı diyebilirim.

  • Yeni bir kitap çalışmanız var mı?

Evet, yeni bir roman için çalışmalarım sürüyor. Yeni romanım distopya olacağı için epey çalışmam gerekiyor. Henüz sadece iskeleti var, içini doldurmam Eksik ve Replika ’ya nazaran daha uzun sürecek gibi.

  • Yazarken sizi motive eden ya da özellikle uyguladığınız ritüelleriniz var mıdır?

Her hikayemin, öykü roman fark etmez bir şarkısı var. O şarkıyı açtığımda hikayedeki karakterlerin yaşadığı evrene geçiş yapmış gibi hissediyorum. Bu sayede onların ruh halini yansıtabildiğimi düşünüyorum. Motivasyona gelince, yazarın motivasyonu her şey olabilir bence. Çünkü yazabilmek güçlü bir gözü açıklık ve farkındalık istiyor. Aksi halde hikayeniz güzel olsa da detayları atladığınız için okurda etki bırakmıyor. Komşumun kapısında gördüğüm bir kargo paketi ya da markette dolaşırken burnuma gelen sezonun ilk kavununun kokusu dahi ilham olabiliyor bana ve bir hikâyenin kapısını aralayabiliyorum.

  • Son olarak yazar olmak isteyen genç okurlarınıza tavsiyeleriniz nelerdir?

Çok okumaları gerekiyor. O kadar okumalılar ki idol aldıkları ya da hayran oldukları yazarların hatalarını görebilecek kadar hakimiyet kazanmalılar. :)) Bu hadsizlik gibi algılanmasın sakın, hepimiz insanız ve hatalar yapabiliyoruz. Kendi eserlerimizin editörlüğünü yapabilecek kadar okumalıyız bence. Yazarlık eğitimi büyük yazarların eserlerinde saklı. Yazmaya girişen birinin dil hakimiyeti iyi olmalı. Sözcüklerin kökenlerine meraklı olmalı ve kelime dağarcığı da geniş olmalı. Hayatını 100 sözcükle idame ettiren birinden iyi bir hikâye bekleyemeyiz. İşte bütün bu nitelikler ancak çok okumakla kazanılır.

Vakit ayırıp sorularımı yanıtladığınız için teşekkür ederim, sizinle bir araya gelmek heyecan vericiydi.

Yetişkinlik, hislerin toprağa gömüldüğü bir evresi mi ömrün? Her yaş alışımızla bir hissimizle daha vedalaşacaksak yaşıyorum demenin ne manası var?

Fatma KATIRCIOĞLU

İhanet, anlık bir güdü değildir ki. Kişinin hücrelerine sızmış bir karakter bozukluğudur.

Fatma KATIRCIOĞLU

İnsanları anlamak, davranışlarının nedenlerini yani o derindeki asıl nedenleri bilmek ne büyük bir lanet.

Fatma KATIRCIOĞLU

Bir yalana kendinizi inandırırsanız herkesi inandırabilirsiniz.

Fatma KATIRCIOĞLU

Çünkü erkekler çok konuşan, sürekli şikayet eden, sitemkâr kadınları sevmezdi.

Fatma KATIRCIOĞLU

Bizim masalımız mutsuzluklara gebe. Çünkü gerçek hayatın keskinliği kurguya benzemez.

Fatma KATIRCIOĞLU

Dönerim gerçek hayatıma ama sorun şu ki artık hangisi gerçek, bilmiyorum.

Fatma KATIRCIOĞLU
Bu İçeriği Paylaş
Kezban Mert
Posted by Kezban Mert
Takip Et:
Gündüzleri rakamlarla savaşırken, geceleri, kelimelerle dans etmeyi seviyorum.
1 Comment